Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur zaman içinde ormanların bir tanesinde kendi halinde yaşayan bir güzel mi güzel bir zürafa varmış. Bu zürafa uzun boynu, ince ve parlak tüyleri, daha da önemlisi iyi ve temiz kalbiyle ormanın en güzel hayvanlarından biriymiş. Bu zürafa o kadar iyiymiş ki çevresindeki kimseyi kırmaz, üzmez, herkesle yakın arkadaş olurmuş. Ormanda ayıdan aslana, geyikten zebraya pek çok hayvan olsa da en çok zürafa sevilir, en çok onunla vakit geçirilirmiş. Zürafanınsa tek derdi her gün okuluna gitmek, güzelce derslerini dinleyip öğrenmek, evde anne babasıyla oyunlar oynayıp ödevlerini yapmakmış. Akşam olunca da kendi başına odasına çekilip bir güzel uyku çekermiş.
Günlerden bir gün bizim iyi kalpli zürafa yine okulundan dönmüş, ödevlerini bitirip anne babasıyla oyunlar oynamış. Saatler geçmiş akşam olmuş, uyku vakti gelip çatmış. İyi kalpli zürafa gece yatmadan önce annesinden bir bardak süt ve bir parça kurabiye istemiş. Annesi çocuğunun isteklerini getirince bizim zürafa da sütünü içip kurabiyesini yiyip dişlerini de fırçalayıp yatağına girmiş. Pijamalarının içinde, sıcacık yatağında pek bir rahatmış zürafa. Ancak bir aksilik varmış, gözlerini kapatmış, tam uykuya dalacakmış ki bir türlü uykusu gelmiyor, bir türlü rüyalar görmeye başlayamıyormuş. Biraz zaman geçmiş, beklemiş, beklemiş, ne kadar beklediyse uykusu gelmemiş. Yatağında bir sağa bir sola dönüyor, güzel şeyler düşünmeye çalışıyor, gözlerini kapatıp bekliyor ama bir türlü uykuya dalamıyormuş. Belki, demiş; koyunları sayarsam uyurum. Başlamış haliyle saymaya: bir, iki, üç, dört.. Ta ki 150 koyun olana dek sabırla devam etmiş, ancak koyunların da ona hiç yardımı olmamış.
Tam huzursuzlanmaya başlayacakmış ki bir anda fark etmiş neyin yanlış olduğunu. Her gece yatmadan önce odasını derleyip toplayan zürafa, bu gece doğrudan yatağına girmiş. Odasındaki oyuncaklar yerlere dağılmış halde oracıkta duruyorlarmış. Zürafa odanın dağınıklığından rahatsız olmuş, bu nedenle bir türlü uykuya dalamıyormuş. Hemen kalkmış sessiz sedasız dağılan oyuncaklarını, etrafa saçılan kitaplarını, boyalarını toplayıp yerine koymuş. Sonra da bir güzel uykuya dalıp rüyalar görmüş. Buradan da anlamış ki çevreyi, odamızı, evimizi her zaman düzenli tutmak çok önemli ve gerekliymiş.
Yorum 0