Bugün artık sadece Kis-Balaton** kalmıştır bir zamanların o koskocaman su imparatorluğundan geriye. Oysa bu imparatorluk, çok eskiden aşağılara kadar yayılıyor, ta Zala Vadisi’ne kadar uzanıyormuş. Hatta Romalıların, Pribina Slavlarının, yurt kuran Macarlar ile Kral István’ın tebasının dahi büyük teknelerle bu taraflara açıldıkları anlatılıyordu eskiden beri.
Ve bundan başka, yedi yüz yıldır bir açık su gölü olan Balaton Gölü, ayrıca Zalavár’ın Buruföld diye bilinen bölgesini de çepeçevre içine alıyormuş ta eskiden beri. İşte bu sularda bir gün, güzel bir yaz sabahında, bataklık sakinlerinden olan ihtiyar bir serf yabancı soylu beyin bindiği kayığın küreklerini yavaş yavaş çekiyordu sazların arasında.
-İşte oradaki, şu gördüğümüz yer, orası. Köprünün sonundaki ise, şurası da, gümrük yeri. – diyen yaşlı adam sözleriyle yeni yeni uyanan sazlıktaki binlerce kuşun cıvıltısını güçlükle bastırmaya çalışıyordu ve bir yandan da uzakta bir yeri gösteriyordu kayıktaki yabancıya.
– Peki orada gümrük vergisini kim alıyor, kim topluyor? – diye sordu boğuk ve sıkkın bir sesle yalnız yolcu.
Bunu duyunca kayıkçı şaşkın şaşkın baktı yanındaki yabancıya ve ardından da:
-Kral István bizzat kendisi Hídvég gümrük vergisi toplama işini Aziz Benedek tarikatının Zalavár’daki manastırına devretmiştir. –dedi adam, duruma bir açıklık getirmek düşüncesiyle..
-Iyi de, bu arada vergi toplarken aynı zamanda başkasının topraklarını alma hakkını da vermiş olamaz herhalde! –diyerek öfkesini dile getirdi yabancı.
-Hayır, elbette ki hayır. – diye karşılık verdi ihtiyar köylü ve:
-Ancak manastıra öyle bir şey vermiştir ki beyefendi, bu haktan hukuktan da fazla eder. Manastırın emrine silahlı adamlar, vergi adı altında haraç toplayıcılar ve işpanlar vermiştir. –dedi bezgin bir sesle.
-Gördügüm kadarıyla da Aziz Benedek Manastırının hakimi de bunları akıllıca kullanıyor. – dedi öfkeli bir biçimde yabancı.
* Istenitélet: Amiröl a kövek beszèlnek; s.: 5-11
** Küçük Balaton Gölü
Yorum 0