Evvel zaman içinde kalbur saman içinde diyarların birinde küçük bir köy varmış. Bu köyde tek başına yaşayan yaşlı bir teyze ve teyzenin de küçük bir bahçeli evi varmış. Ayşe Teyze’nin eşi bir zaman önce bu diyarlardan göçüp gitmiş, evlatları ise evlenip uzak memleketlere taşınmış. Haliyle kimsesi olmayan Ayşe Teyze bir başına kalmış. Kadıncağız o kadar yalnızmış ki sokağında yaşayan kedilerle sohbet ediyor, onun bu halini görenler ise deli sanarak korkup kaçıyormuş.
Mahallenin sakinlerinden Can ise Ayşe Teyze’yi uzaktan uzağa izliyor, onun yalnızlığını anlayıp üzülüyormuş. Can kendi okulunda pek başarılı, derslerini dinleyen uslu bir çocukmuş. Öğretmenleri Can’ı çok seviyor ama herkes ona sanki kocaman bir yetişkinmiş gibi davranıyormuş. Herkes Can’a ders çalışmasını söylüyor, kimse bir an olsun oyun oynamasına izin vermiyormuş. Bu nedenle yalnızlığın ne demek olduğunu çok iyi bilen Can, Ayşe Teyze’ye pekala hak veriyor, onun gibi mutlu olmayı hayal ediyormuş.
Derslerini çalışıp yeni bilgiler edindikçe mutlu olan Can, bir gün merakına yenik düşüp Ayşe Teyze’nin kedilerle konuşmasına kulak kesilmiş. Bunun yanlış olduğunu ve başkalarının konuşmalarını gizli gizli dinlememesi gerektiğini biliyormuş. Ancak merakına yenik düşmesinin geçerli bir nedeni varmış, çünkü Ayşe Teyze’nin bir kediyle konuşması çok sıra dışı, akıl almaz bir olaymış.
Ayşe Teyze ve kedinin konuşmalarını dinleyen Can duydukları karşısında şaşkına dönmüş. Çünkü Ayşe Teyze konuşuyor, karşısındaki de yanıt veriyormuş. Bu bir insan olmalıymış ama değil, bir kediymiş. Peki bu nasıl mümkün olabilirmiş ki! Ses etmeden onları dinlemeye devam etmiş Can. Ayşe Teyze kedilere yalnızlığından dert yanıyor, onları artık bahçesinde yaşamaya ve her zaman birlikte kalmaya davet ediyormuş. Ayşe Teyze’nin bahçesinde eski zamanlardan kalma çeşit çeşit oyuncaklar varmış: salıncaklar, tahterevalliler, toplar ve daha neler neler… Kediler bahçeye girer girmez pek sevmişler bu oyun alanını, hemen alışmışlar yeni yuvalarına. Ayşe Teyze gün geçtikçe onlara daha çok bağlanıyor, kediler ise kendilerine sevgiyle bakan bu kadının yanında mutluluktan dört dönüyorlarmış.
Onları uzaktan uzağa izlemeye devam eden Can ise fark ettiği gerçeği aklından atamıyormuş. Aslında Ayşe Teyze’nin ailesi gibi olan sevgi dolu, arkadaş canlısı kedilerin hepsi kendi başına bırakılmış, kimsenin bakmadığı, istenmeyen sokak kedileriymiş. Aslında kediler hem konuşuyor hem arkadaşlık edebiliyor ancak yeterince dikkatle bakmayan, ilgiyle dinlemeyen kimse bunu fark edemiyormuş. Sadece kedilerin sevgiye ihtiyacı olduğunu bilenler onlarla konuşabiliyormuş. Can da bundan sonra gördüğü her kediye mama veriyor, onların başını okşayıp muhabbet etmeye çalışıyormuş. Artık sokaktaki tüm kedilerin karnı tok, kalpleri sevgi doluymuş. Ayşe Teyze’nin bahçesi de bir daha hiç boş, Can da hiçbir zaman oyun arkadaşsız kalmamış.
Yorum 0