EZOP, “Dostluğa hayınlık ettiniz mi, oyun ettiğiniz kimselerin öç almaya güçleri yetmez diye güvenmeyin; onların elinden bir şey gelmese bile, tanrılar o kötülüğü sizin yanınıza komazlar.” diyor ve anlatıyor:
Dişi bir kartalla dişi bir tilki ahbap olmuşlar: “Birbirimize yakın oturalım da dostluğumuz ilerlesin” demişler.
Bunun üzerine kartal havalanmış, ulu bir ağacın tepesine yuva kurmuş, orada yumurtlayıp yavru çıkarmış; tilki de ağacın dibindeki çalılara sokulup orada eniklemiş.
Günün birinde tilki azığını aramaya çıkmış; kartalın da karnı açmış, bir şey bulamayınca çalılığa çullanmış, tilki eniklerini kaptığı gibi yuvasına götürmüş, yavrularıyla birlikte yemiş.
Tilki dönüp de eniklerini göremeyince işi anlamış, anlamış ama ne yapsın? Dört ayaklı bir hayvancağız, oku yok, kanadı yok: Göklerde uçan kartalı yakalayıp öcünü alamaz ki!
Boynunu büküp ah etmiş; başka ne gelir güçsüzlerin elinden?..
Tilkinin ahı tutmuş: aradan çok geçmemiş, kartal dostluğa hayınlık etmenin cezasını görmüş.
Birtakım adamlar kırda oturmuşlar, bir keçi kurban ediyorlarmış; kartal hemen oraya da çullanmış, tanrılar uğruna yakılan etlerden bir parçayı alevler içinden kapıp yuvasına götürmüş.
O gün yel esiyormuş, etin içinde kalan bir kıvılcımı patlatıvermiş; ateş yuvayı sarmış, yavrular uçacak kadar palazlaşmış olmadıklarından tutuşup yere düşmüşler.
Tilki seğirtip gelmiş, analarının gözü önünde yavruları birer birer yiyivermiş.
Sitenizdeki hikayeleri çocuklarıma severek okuyorum teşekkürler fakat arada yazım hataları var. Düzeltirseniz memnun olurum