Bir gün ağaçlar “Bizim de bir kralımız olsun” demişler. Bunun için önce zeytin ağacına sormuşlar:
– “Zeytin ağacı; bizim kralımız olur da bizi yönetir misin?”
Zeytin ağacı kaşlarını çatmış:
– “Benim şerbet gibi yağım var. Herkes beni çok sever. Neden ağaçların kralı olayım?” demiş.
Ağaçlar düşünmüşler:
– “İncir ağacına gidelim. O büyüktür, heybetlidir. Krallığa yaraşır” demişler.
– İncir ağacı; bizim kralımız olur da bizi yönetir misin?” diye sormuşlar.
İncir ağacı iri yapraklarını bir aşağı bir yukarı sallamış. Sonra
– “Benim ne işime kral olmak? Bal gibi meyvemi bırakıp da sizi mi yöneteceğim?” diye kızmış.
Gide gide meşe ağacına varmışlar.
– Meşe ağacı; ne olur, sen kralımız olmayı kabul et!
Meşe ağacı damla damla gözyaşı dökmüş.
– Benim ömrüm çok kısadır. Çünkü insanlar beni keserler. Benden size kral olmaz” demiş.
Ağaçlar yorgun düşmüşler. Umutlarını da yitirmişler. “Her halde biz kendimize bir kral bulamayacağız” diye ağlamaya başlamışlar. O sırada önlerine bir kozalak düşmüş. Meğer çam ağacının tam altında duruyorlarmış.
Hepsi birden “Çam ağacı; sen ağaçların en güzelisin. Bizim kralımız ol” demişler.
Çam ağacı onların bu isteğini kıramamış; kralları olmuş.
O gün bu gündür, tüm ağaçların kralı çam ağacıdır.
Hans Christian Andersen
Yorum 0