Evvel zaman içinde kalbur saman içinde Karlar Ülkesi adında çok uzak bir diyar varmış. Karlar Ülkesi’ndeki çocuklar kışın karlar yere düşer düşmez hemen sokağa koşar ve kardan adam yapmaya başlarlarmış. Bu kardan adamların burunları havuçtan, gözleriyle kömürden olurmuş.
Bu sene de yine o kardan adamlardan biri yapılmış, ancak bu defaki kardan adam bir başkaymış. Bu büyülü kardan adam çocukların neşesi ve sevgisiyle gerçek bir insan gibi canlanmış! Ancak çocuklar bu durumu fark etmemiş ve kardan adamın yanında kartopu oynamaya, kızaklarında kaymaya devam etmişler. Kardan adam ise onları o kadar çok seviyormuş ki onların oyun oynadıkları zamanlardaki neşelerini izleyerek mutlu oluyormuş.
Gece olup hava kararmaya başlayınca çocuklar bir bir ortadan kaybolmaya başlamış. Annelerinin eve çağırdığı çocuklar çekildikçe kardan adam hüzünlenmeye, yalnız kalıp üzülmeye başlamış. Herkes gittiğinde artık kendini o kadar yalnız hissediyormuş ki üzüntüsünden eriyip biteceğini düşünmeye başlamış.
Çocukları çok özleyen kardan adam onları yeniden görmeyi o kadar çok istiyormuş ki en sonunda kimseye belli etmeden çocukları pencereden izlemeye karar vermiş. Yavaş ve sessiz bir şekilde çocukların evlerine giden kardan adam gizlice pencereden içeri bakmış. Çocuklar neşe içinde sofraya oturmuş aileleriyle yemek yiyorlarmış. Çocuklardan biri annesine gününün nasıl geçtiğini anlatıyor, arkadaşlarıyla oynadığı oyunlardan bahsediyor, annesi ise heyecanına ortak olarak onu dinliyormuş. Çocuk o kadar büyük bir heyecanla anlatıyormuş ki kardan adam içinden ‘’Keşke benim de bir ailem olsa da onlara anılarımı anlatabilsem’’ diye geçirmiş.
Kardan adam ne bir evinin ne de bir ailesinin olmadığını düşünmeye başlamış artık. Güneş sıcak ve kızgın ışıklarını yeniden çıkardığında o da kaybolup gidecekmiş. Pencerenin kenarında dururken aniden aklına aniden bir fikir gelmiş. Kar taneleri ona daha önce buzların hiç erimediği, yıllarca güneşin hiç vurmadığı kutuplardan bahsetmiş. Daha önce dinlediği bu yeri şimdi hatırlayan kardan adam, eğer kutuplara gitmeyi başarabilirse orada kendisine bir aile edinebileceğini düşünmüş. Ertesi gün yeniden oyun oynamak için meydana gelen çocuklar kardan adamı yerinde bulamayınca çok şaşırmışlar. Kış hala devam ediyor, hala kar yağıyormuş, bu kardan adam nereye gidebilirmiş ki!
Çocuklar merak ve şaşkınlık içinde kardan adamı arayadursun, o ise soğuk yerlerden, fırtınalı dağlardan, buzlu yollardan geçerek kutuplara varmış bile. Kardan adam kutuplara varınca etrafını izlemeye başlamış, her yer alabildiğine buzlarla kaplıymış. İleride penguenler dans ediyor, kardan adamı gören foklar ise şaşkınlık içinde doğru geliyorlarmış.
Foklardan biri kardan adama yaklaşarak ‘Merhaba, arkadaş olmak ister misin’’ dediğinde artık kardan adamdan daha mutlusu yokmuş. Sonsuza dek orada kalabileceğini ve artık yalnız olmayacağını düşünen kardan adam bir süre oldukça mutlu olsa da fokların da penguenlerin de kendi işlerine dalıp gitmesiyle yeniden bir başına kalmış. ‘En azından’’ demiş, ‘Çocuklar gündüz olunca yanıma geliyorlar, benimle oynuyorlardı, burada herkes çok meşgul kimse benimle vakit geçiremez.’’
Pişman olan kardan adam düşmüş yeniden yollara, yerine yerleşmiş ve yeniden izlemeye başlamış elleriyle kendisini yapan çocukları. Çocuklar bir gidip bir gelen kardan adamı görünce çok şaşırsalar da bir süre sonra devam etmişler oyunlarına. Kış boyu onları izleyen kardan adam artık biliyormuş, yaz gelip erise de önemli olan sevdiklerinin yanında olmakmış. Çocuklar nasıl olsa bir sonraki kış onu yeniden sevgiyle inşa etmeyi bekliyor olacaklarmış.
Yorum 0