Kuyuda yaşayan bir yılan kendisini ziyarete gelen genç adama her gün birer tane altın hediye edermiş. Adamsa yılanın altınları nereden bulduğunu hep merak edermiş. Bu olay yıllarca devam etmiş. Derken, gün gelmiş, adam iyice yaşlanmış ve kuyuya bir daha gidemez hale gelmiş. Oğluna demiş ki:
Oğlum, tarlanın karşısındaki kuyuyu bilirsin, işte o kuyuda bir yılan yaşıyor. Eğer oraya gidersen sana her gün bir altın verecek; fakat. sakın altının fazlasına gönül verme, yılanı incitmemeye de özen göster.” Oğlu:
Sen merak etme babacığım, söylediklerine dikkat edeceğim, demiş ve her gün kuyunun başına gitmeye başlamış. Bir taraftan da kendi kendine:
Kim bilir o kuyunun içinde kaç bin tane altın vardır? diye düşünüyormuş. Bu düşünceyi bir türlü içinden atamıyormuş. Yılanın her gün sadece birer tane çıkarıp verdiği altınların tamamını düşünüyor ve hepsine bir anda sahip olmak istiyormuş. Bu amacına ulaşmasının tek bir yolu varmış; o da yılanı öldürüp altınların hepsini ele geçirmekmiş.
Ertesi gün kalkıp kuyuya gitmiş. Tam yılan, altını ağzıyla ona vereceği sırada çocuk bıçağı vurduğu gibi yılanın boynunu koparmış. Yılan da onu bir güzel ısırıvermiş. Bu yılan oldukça zehirli bir yılan olduğu için. ısırdıktan sonra çocuğun zehirlenerek ölmesine neden olmuş.
Oysa. bir yılan bir insanla dostluk kurabiliyorsa bu dostluğa özen göstermek gerekiyormuş. Çocuk hırsına kapılıp bunu fark edemediği için sonunda hayatını kaybederek çok ağır bir bedel ödemiş.
Yorum 0