Vaktin birinde bir keloğlan varmış. Onun bir de kocakarı anası varmış. Kocakarı bu oğlanı hangi işe verse durmazmış.
Bigün keloğlan padişahın kızını görür, ona gönlünü kaptırır. Anasına gelir,` ana git bana padişahın kızını iste` der.
Anası da, `oğlum senin beş paran yok, hem bir işte güçte değilsin. Senin benzer biçimde bir kele padişah kızını verir mi? `der.
O da `Elbet verecek. Sen git derhal iste der. Hanım başa çıkamaz ne yapsın, kalkar saraya gider. Padişaha varıp,` Aman efendim benim bir oğlum var, her gün beni dövüyor, sizin kızınızı isterim diyor. Ben de artık dayaktan usandım. Beni ister öldür, ister as, ne yaparsan yap.` Der.
Padişah da, `Haydi oğlunu bana getir` der. Kocakarı kalkar eve gelir . keloğlan ne yaptın diye sorunca `padişah seni istiyor` der.
Keloğlan doğru padişaha gider. Padişah bakar ki, bir keloğlan.`Ben buna kızımı iyi mi vereyim?` der ve oğlanı başından savmak için, `ben sana kızımı veririm fakat dünyada ne kadar kuş var ise onları bana getirmelisin der.
Keloğlan saraydan çıkar, düşünür , göç eder.`Şimdi ben bu kuşları nereden bulacağım`? ben bu işi yapamam. Sonrasında padişahta beni öldürür. Haydi kaçayım` der kendi kendine, başını alır gider.
Gide gide epeyce gider. Günlerden bigün kırda gezerken bir dervişe rast gelir.
Derviş,`oğlum nereye gidiyorsun? Diyince,keloğlan başına geleni anlatır. Derviş ona,`Haydi filan yere git, orada büyük bir servi ağacı var, orada otur, ne kadar kuş var ise o serviye konarlar. Sen de macun dersin. O süre hepsi o ağaçta yapışıp bırakılırlar. Onları topla padişaha götür diyince, keloğlan doğru dervişin yanına gitmiş. Ne kadar kuş var ise gelip serviye konar.Keloğlan bulnalrı görünce` macun` der, kuşlar ağaçta kalır. Sonrasında hepsini toplayıp doğru padişaha götürür.
Padişah bakar ki, keloğlan söylediğini yapmış oldu, o zaman keloğlana,` Haydi şu başının kelini iyi et, gene eskisi benzer biçimde başına saçın bitsin, ondan sonrasında gel sana kızımı vereyim` der.
Keloğlan saraydan çıkıp evine gelir. Birkaç gün evinde oturur.O ne yapayım diye düşünürken, padişah da kızını vezirin oğluyla nişanlar. Keloğlan artık gelmez diye düğün yapar. Keloğlan düğün bulunduğunu işitince derhal saraya gider. Padişahın kızı, vezirin oğluyla evlendirilmiş olduğu gecede sarayın tavan arasına çıkıp saklanır. Onlar yattıkları zaman, keloğlan `macun` diyince ikisi birbirine yapışır.
Sabah olur, bakarlar ki,gelin ve damat odadan çıkmıyorlar. Saat dörde, beşe gelir. Bunlarda asla kalkmak filan yok. Beriki gelir , kapının deliğinden bakayım derken, keloğlan macun diyince o da kapıya yapışır. Bunu görüp acaba ne oldu diye yanına gelen, keloğlan `macun` dedikçe yapışır kalır. En sonunda, sarayın içinde kim var ise, birer birer hepsi kapı önüne geldikçe yapışır bırakılırlar.
Padişah bu tarz şeyleri görüp `Acaba bu nedir? Iyi mi iştir? Diye durup oturamaz. Birkaç adam çağırıp,`Haydi filan yerde bir hoca vardır, gidin gelsin, şunun çaresini bulsun` diyerek gönderilmiş olduğu adamlar sokakta gezerlerken bir kasap dükkanına varırlar. Şuradan birazcık et alalım diyerek dükkana girerler. Kasap da etleri gösterip` Şundan mı ? Bundan mı ? diyerek etleri tutup gösterirken, keloğlan `macun` diye bağırır hepsi etlere yapışıp bırakılırlar.
Padişah bekler, bekler bunlar nerede kaldılar diye canı sıkılır.` Bari ben gideyim` der. Sokağa çıkar. Giderken bakar ki, kasap dükkanın da etlere yapışmış olarak adamları duruyor. Padişah` Ben sizi nereye yolladım, siz burada ne geziyorsunuz? Diyince, `Biz gidiyorduk, birazcık et almak istedik bilmiyorum ne oldu, buraya yapıştık kaldık` derler.
Padişah` Aman Yarabbi bu iyi mi iştir? Diye kalkar doğru hocanın evine gider.
Hoca padişaha derki:`Efendim sizin kızınızı bir keloğlan istemiş, siz de vermemişsiniz, o da size bu işleri yapmış.
Padişah` Aman hoca bunun çaresi nedir ? diye sorar.
Hoca da ` Bunun çaresi kızınızı keloğlana vermenizdir. Yoksa bundan kurtulamazsınız ` der.
Padişah sarayına gelir,. Keloğlanı bulmaları için adamlar yollar. Keloğlan bunu işitince, doğru evine gidip oturur. Padişahın yollamış olduğu adamlar, şurası burası diyerek keloğlanın evine gelirler. Keloğlan adamların geldiğini görünce anasına` Beni sorarlarsa burada yok, o fazlaca vakitten beri kayboldu de` diye tembih eder.
O sırada adamlar kapıyı çalar. Kocakarı kapıyı açar. Onlar da,`keloğlan burada mı ?` diye merak ederler. Kocakarı da `Burada yok. Bilmiyorum nerededir.fazlaca vakitten beri eve barka gelmedi derler.Kocakarı `oğullar bilmiyorum ki nereye gitti. Eğer bana bin altın verirseniz, ben de gidip arar bulurum ` demiş.
Adamlar,`aman ninecim, sen git bul da, biz sana daha fazlaca altınlar veririz` deyip, bin altını kocakarının avucuna sayarlar.
Birkaç gün sonrasında keloğlan saraya gider, padişahın yanına çıkar. Padişah, keloğlanı görünce` Aman oğlum sen neredesin? Ben seni bu vakte kadar bekledim, gelmedin, neredeydin?` der.
Padişah vezirini çağırır. Keloğlana kızını nikah eder… O da yapıştırdığı adamlara,`çözül macun` der, yapıştıkları yerden kurtarmış olur.
Vezirin oğlu yataktan kurtulmuş olduğu benzer biçimde, o şekilde bir kaçar ki, arkasından kimse yetişemez. Keloğlan ile Padişahın kızı da kırk gün kırk gece düğün yaparlar.
Yorum 0